Sistem oluştur(a)mayanlar kendilerine kahraman yaratırlar. Ve gerçek dünyada kahramanlar, masallardaki gibi herkes tarafından sevilmez. Kuraldır: Kahraman sıfatı kime uygun görülmüşse bu kahramanın karşısında olan bir de antikahramancılar oluşur. Diyeceksiniz ki masallarda da vardır kahramanların düşmanı… Haklısınız. Lakin buraya dikkatinizi çekmek istiyorum: Masallarda kötüler, kahramanın karşısında yer alırken; gerçek dünyada çoğu kez kahramanlaştırılanın kendisi bir süre sonra kötülüğe evrilir. Kötülüğe evrilmemeyi başaranlar bile, bilgisi ve yetisi olmayan konularda dahi söz sahibi olup, sistemsiz ve desteksiz her şeye tek başına yetme çabasıyla hata yapmaya açık hale gelir. Hatasını kabul etmedikçe ve o yetkilerini sistemleştirmedikçe de niyeti iyi olsa bile sonuç yine kötülük olarak karşımıza çıkar. Çünkü gerçek hayattaki kahramanlık bir süre sonra güç ve mevki zehirlenmesinden nasibini alır.
Kahramanlar çağı, şövalyeler orta çağında bitti. Atatürk de kahramandı derseniz itiraz ederim. O başarılı bir liderdi. Şu da bir gerçektir: Çok başarılı lider aynı zamanda kahramandır ama her kahraman lider olamaz. Liderlik, kendinden sonrasının daha da ilerleyerek devam edebilmesine imkân tanıyan sistemi oluşturabilmek meziyetidir.
“Benimle her şey muhteşem, ben yoksam hiçbiri yok” algısı yaratan her kimi tanıyorsanız, üzgünüm ama o kişi başarılı bir lider olmaktan çok uzaktır. Tek adamcılığın kendi alanındaki temsilcisidir. Kahramanlık konusuna değinmiyorum bile…
Başarılı ve yıkılmaz bir organizasyon ancak alanında bilgili ve konusunun iyisi ile oluşturulmuş bir ekiple kurulabilir.
Kahramanlaştırdıklarımız…
Yazının tamamını okumak için: https://www.nouvart.net/taraflilik-degil-haklilik-uzerine-bir-yazi/